- 28 Ağustos 2020
- Yayınlayan: Kavşak
- Kategori: Bloglar
Dünya COVID-19 salgınının yayılmasını durdurmak için çalışırken, Nisan ortasından itibaren 3.9 milyardan fazla insan tam veya kısmi olarak karantina uygulamasına tabii olarak yaşıyor. Sağlık endişeleri ve azalan yolcu sayısı nedeniyle şehirlerde birçok toplu taşıma operasyonu kısıtlandı. Bu önlemler hastalığın yayılmasını engellemek için gerekli olmakla birlikte, yiyecek satın almak veya dışarı çıkamayan bir akrabasıyla ilgilenmek gibi temel görevler için dışarı çıkması gereken pekçok insana da zorluk yarattı. Sağlık hizmeti gibi mecburi alanlarda çalışanlar için hareketlilik ise bugünlerde hiç olmadığı kadar önemli.
Bazı kanıtlar, birçok insanın ulaşımdaki bu boşluğu doldurmak için esnek ve güvenilir bir seçenek olan bisiklete döndüğünü gösteriyor. Çin, Almanya, İrlanda, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere pek çok yerde kent içi bisiklet ağının kullanımında bir artış görüdü. Philadelphia‘da bisiklet kullanımı, COVID-19 sırasında %150’den fazla arttı. Bazı hükümetler ise hem acil durum bisiklet şeridi açarak hem de bu dönemde çalışması zorunlu olan kişilere paylaşımlı bisiklet filolarından kendi bisikletlerine bireysel erişim sağlayarak bu aniden yükselen talebe cevap veriyor.
Kent yöneticilerinin geçmişteki pek çok varsayımını yeniden gözden geçirdiği bu dönemde, bisikletli ulaşıma yönelik bu akım bisikleti sadece bir aksesuar olmak yerine kent içi ulaşım sisteminin ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırmak için eşsiz bir fırsat sunuyor. Şehirler, sadece yaşadığımız bu krizi atlatmak için değil, gelecekteki krizlere hazırlanmak için de daha dayanıklı ve daha eşitlikçi bir hareketliliğe ihtiyaç duyuyor.
COVID-19 Karantinası Sırasında Dayanıklı Bir Ulaşım Türü Olarak Bisiklet Ön Plana Çıkıyor
COVID-19 salgınının başlangıç noktası olan Çin’in Wuhan şehrindeki iki aylık karantina boyunca, gönüllüler evde sıkışıp kalan kent sakinlerin ihtiyaçlarını sağlamak için bisiklet kullandılar. Bazı bisiklet paylaşım şirketleri sterilizasyon çalışmalarını arttırdı ve sağlık çalışanlarına ve acil ihtiyaçları olan kişilere erişim ihtiyaçlarını karşılamaları için ücretsiz hizmet verdi.
23 Ocak’tan 12 Mart’a kadar, eski adıyla Mobike olarak bilinen Meituan Bikeshare verilerine göre, Wuhan’daki salgın sırasında yürüyüş yapmanın dışında şehirdeki tüm yolculukların yarısından fazlasını oluşturan yaklaşık 2,3 milyon seyahat sağladı. Bu süre esnasında 286 bin kişi tarafından ekvatorun etrafındaki 81 tura eşdeğer olan 3 milyon kilometreden fazla toplam bisiklet mesafesi katedildi. Bu arada, tek bir yolculuk için ortalama günlük mesafe %10 arttı ve bu durum uzun yolculuklarda bisiklete olan güvenin arttığını gösterdi.
Benzer eğilimler dünyadaki diğer şehirlerde de görülüyor. New York’un kamusal bisiklet paylaşım sistemi Citi Bike, Mart ayı başında geçen yılın aynı dönemine kıyasla %67’lik bir talep artışı gördü. Chicago ve Philadelphia, bisiklet paylaşım sistemlerini kullanan yolcu sayısı Mart ayında neredeyse iki katına çıktı. Philadelphia’daki en önemli bisiklet yollarından birinin kullanımında %470 artış görüldü. Londra yeni bisiklet kullanıcıları için özel rehber yayınladı. Dublin’deki bisiklet dükkanları, karantina uygulaması kapsamında zaruri olmayan dükkanlar kapatılıp ve trafiği engellenmeden önce, her zamankinden daha fazla talep görüyordu.
Artan Bisiklet Kullanımını Destekleyen Yeni Altyapı
Bazı şehirler COVID-19’a yanıt olarak bisiklet altyapısını geçici veya kalıcı olarak genişletiyor. Bogota, pazar günleri araç trafiğine kapalı bir sokak sistemi olan yaklaşık 35 kilometrelik Ciclovía ağını haftanın diğer günlerinde de bisikletlilere açmayı denedi. NUMO (Yeni Kentsel Hareketlilik Birliği) ile yürütülen bir pilot projede, şehir yönetimi ve özel bir bisiklet operatörü sağlık çalışanlarına ödünç e-bisiklet veriyor.
Philadelphia, halkın talebi doğrultusunda, bisiklet kullanıcılarının ve yayaların daha fazla alanda güvenli bir şekilde hareket edebilmeleri için yol ağının 7 kilometrelik kısmını motorlu araçlara kapattı. Meksiko, 21 milyondan fazla insanın yaşadığı bir bölgede toplu taşıma kullanmadan kaynaklanabilecek riskleri hafifletmek ve hareketliliği kolaylaştırmak için yaklaşık 130 km’lik geçici bisiklet altyapısı planları önerdi. Berlin kısa bir süre önce ana yol boyunca 1.6 km’lik geçici bisiklet şeridi uyguladı ve diğer 133 Alman şehirleriyle birlikte pop-up altyapısını genişletmeyi planlıyor. Oakland, Minneapolis, Denver, Louisville, Vancouver ve Calgary de benzer önlemleri aldı. New York, Manhattan ve Brooklyn bölgelerine yaklaşık 1.6 km’lik geçici bisiklet yolu eklemeyi ve yolun araçlara kapatılması uygulamasını test etmeyi taahhüt etti.
Daha İyisini İnşa Etmek
Bisikletli ulaşım, bu kritik dönemde birçok şehirde yardım halatı işlevi görüyor. Ancak hareketliliğe sağladığı faydanın ötesinde, gelecekte şehirlere de önemli faydalar sunmaya devam edebilen esnek bir ulaşım şekli olarak da karşımıza çıkıyor.
1. Daha iyi bisiklet erişilebilirliği COVID-19 sonra ekonomik iyileşmeyi destekleyebilir
Koronavirüs krizinin küresel ekonomik etkisi oldukça şiddetli ve daha da kötüleşmesi bekleniyor. Birçok hükümet, istihdam ve ekonomik faaliyet yaratabilecek kitlesel altyapı projeleri tasarlıyor. Çevre, halk sağlığı ve ekonomi için fosil yakıtların daha fazla yakılmasına neden olan proje ve altyapıdan kaçınma gibi önemli bir argüman söz konusu. Bisiklet yollarından bisiklet paylaşım sistemleri için kitle otopark tesislerine kadar bisikleti destekleyecek altyapıya yatırım yapmak, aynı zamanda hava kirliliğini azaltarak iklim değişikliğini ve insan sağlığını korurken ekonomilerin iyileşmesine yardımcı olacak bir kazan-kazan yatırım türüdür.
Pedallanan her kilometre 250 gram CO2 emisyonunu önleyerek bisikleti düşük karbonlu ulaşım için önemli bir seçenek haline getiyor. Kopenhag’da bisikletililerin yılda yaklaşık 20.000 ton karbon emisyonunu salımını önlediği tahmin edilmekte. Bu değer de özel binek araçların 80 milyon kilometre’de saldığı emisyon miktarına denk geliyor.
Sosyal mesafeler azaldıkça ve insanlar yerel mağazalara, kafelere ve restoranlara geri döndükçe, bisiklet kullanımı da ana caddelerdeki ve ticari alanlardaki ekonomik faaliyetlere kanıtlanmış bir teşvik sağlayabilir. Çalışmalar, bisikletlilerin yerel işletmelerdeki araç sürücülerinden ortalama 3 kat daha fazla harcama yaptığını ve bisiklet altyapısının daha yüksek perakende satışlarla ilişkili olduğunu göstermiştir.
2. Bisiklet halk sağlığı ve yaşam kalitesini artırabilir
Bisiklete binmek, kentsel hava kalitesini artırarak herkesin sağlığını olumlu yönde etkiler. Düzenli bisiklet kullanıcıları sürekli egzersiz yapmanın avantajlarından yararlanır; kanser olma ihtimalleri %40 daha düşük, erken ölüm riski %40 daha az ve kalp hastalığına yakalanma olasılığı %50’den azdır. Bir çalışma, muhtemelen daha kötü akciğer sağlığına bağlı olarak, daha yüksek hava kirliliği seviyesine sahip bölgelerde COVID-19’den ölüm riskinin %15 daha fazla olduğunu gösterdi. Bisiklete binme, yerel hava kirliliğini azaltmak ve bireysel dayanıklılığı artıran fiziksel aktiviteyi arttırmak için bir yol sunar.
3. Bisiklet altyapısı şehirlerin gelecekteki şoklara karşı daha dayanıklı olmasına yardımcı olabilir
Bisiklete erişim kısıtlı ekonomik ve ulaşım koşulları altında çalışan insanlar için kilit bir öneme sahip. Elektrik kesintileri, doğal afetler veya kent içi ulaşım sistemlerindeki diğer kesintiler sırasında bisikletin sunduğu hareketlilik artışı önemlidir ve yürümekten 15 kat daha büyük bir hizmet alanı sağlar.
Krizlerde Bir Müdahale Yöntemi olarak Bisiklet
Hollanda, dünyanın en başarılı bisikletli ülkelerinden birisi. Ülke, 37 bin kilometreden fazla korumalı bisiklet şeridine ve toplam nüfusundan daha fazla bisiklete ev sahipliği yapıyor. Tüm seyahatlerin dörtte biri bisikletle yapılıyor. Hollanda aynı zamanda bisikletli olmak için en güvenli ülkelerden biri ve yıllık bisikletli ölüm oranı 100 milyon kilometrede sadece 1.1‘dir (ABD’de bu oran 5.8).
Bu konuma ise durup dururken gelmedi. Değişim, özellikle çocuklar için yol güvenliği krizine ve 1970’lerde OPEC petrol ambargosuna tepki olarak ortaya çıktı. Hükümet 1973’te ‘otomobilsiz Pazar günleri’ uygulamasını başlattı ve ülke otomobillerle olan ilişkisini yavaş yavaş yeniden değerlendirmeye başladı.
Daha yakın tarihte yaşanan Meksiko’daki 2017 depremi sürecinde, bisiklet dayanıklı ve güvenilir bir ulaşım modu olduğu kanıtlandı. Binlerce binanın yıkılması ile birlikte birçok yolun motorlu araçlara erişilemez hale gelmesinden sonra, şehir ilk yardım malzemelerinin ulaştırılması için büyük ölçüde kişisel bisikletlere ve bisiklet paylaşım sistemine bağlıydı.
COVID-19, tüm şehirleri kentsel ulaşım ağlarının nasıl farklı şekilde çalışabileceğini düşünmeye zorlayan bir başka kriz. Şehirlerin, değişim için sokaklarını test alanı olarak kullanmalarının tam zamanı. Örneğin, WRI Ross Center, geçici bisiklet şeritlerinin genişletilmiş ağlarına sahip hastaneler ve marketler gibi iş fırsatlarına ve temel hizmetlere gelişmiş erişimi ölçmek için NUMO ve iş zekası şirketi Populus ile birlikte çalışıyor.
Bugünün COVID-19 krizi, şehirler için uzun vadede geniş kapsamlı faydaları olan çözümleri ortaya çıkarabilir ve daha esnek, erişilebilir ve güvenli kentsel ulaşım yolunu gösterebilir. Daha fazla bisiklete sahip bir şehir, daha sağlıklı insanlara, daha güvenli sokaklara, daha temiz havaya ve daha iyi bağlantıya sahip bir şehirdir.
*Bu yazının orijinali 17 Nisan 2020 tarihinde WRI Insights’ta yayınlanmıştır. Bu yazı Alejandro Schwedhelm, Wei Li, Lucas Harms ve Claudia Adriazola-Steil tarafından kaleme alınmıştır.